Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Seyahatname'de Kitap ve Kütüphane
Seyit Ali Kahraman

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Seyahatname'de Kitap ve Kütüphane
Seyit Ali Kahraman

https://www.zdergisi.istanbul/makale/seyahatnamede-kitap-ve-kutuphane-523

Dünyanın en büyük seyahatname yazarı Evliya Çelebi (1611-1685) İstanbul’da doğmuş, Mısır’da vefat etmiştir. 51 yıl boyunca gezip gördüğü yerlere ait bütün bilgileri topladığı 10 ciltlik Seyahatname’si hem kapsadığı coğrafya hem de içerdiği konular itibariyle eşsizdir.

Evliya Çelebi kitaplara olan özel ilgisi dolayısıyla gittiği yerlerin tarihini yazarken mutlaka kitaplardan yararlanmıştır. Mesela Yunan ve Avrupa tarihini Yanvan Tarihi’nden, Ermeni ve Ortadoğu tarihini Mıgdısî Tarihi’nden, Tatar tarihini ise Tatarhâniyye’den yararlanarak yazmıştır. Seyahatname’de kütüphanelerin bahsi fazla geçmese de kitaplardan çokça söz edilmektedir.

SARAY KÜTÜPHANESİ

Saray kütüphanesine dair en eski ve geniş bilgiyi Evliya Çelebi’de bulmaktayız. IV. Murad saraya aldıktan sonra hazinedarbaşıyı çağırıp Evliya’ya Kâfi ye, Molla Câmî, Tefsir i Kadı, Misbâh, Dibâce, Müslîm ve Buharî, Mülteka’l-ebhur, Kudûrî, Gülistan ve Bostan, Nisâbü’s-sıbyân, Ahterî lügatı, hasılı padişahlar için yazılmış 20 nefi s kitabı hediye etmiştir. Bu anekdot hem saraydaki eğitimin içeriğine hem de okutulan kitaplara dair değerli bilgiler vermektedir.

Seyahatname’de, IV. Murad huzurunda yapılan geçit resminde sanatlarını icra edip hünerlerini gösteren esnaf ve sanatkarlardan kitap sanatları esnafı şöyle anlatılır:

İSTANBUL’DAKİ KİTAP MALZEMESİ VE KİTAP SANATLARI ESNAFI

Müzehheb-keşân (tezhipçiler) esnafı: Dükkan 40, nefer 105. Pirleri Hz. Osman’dır ki Hz. Peygambere kırk yaşında nübüvvet geldiğinde Hz. Cebrail ile ilk defa Kur’an ı Azim’den “Yaradan Rabbinin adıyla oku” (Alak, 1) ayeti gelip sonra Hz. Osman Müslüman olduğunda bu ayeti Kur’an’ın ilk ayeti edip ser-levha ve tezhipli eder, müzehhiblerin silsilesi Hz. Osman’a çıkar. Kabri Medine i Münevvere Bakî’inde denilmiştir.

Bu müzehhibler de dükkanlarında Kur’an ı Kerimleri ve kitapları tezhip ederek geçerler.

Ciltçiler esnafı: Dükkan 100, nefer 300. Pirleri Abdullah ı Yetimî’dir. Bu ciltçiler alayı yukarıda ordu mollası alayında anlatılmıştır.

Sahafl ar esnafı: Dükkan 60, nefer 200, zira ayak sahafı çoktur. Pirleri Ebu Zer i Gıfarî’dir. Selman ı Pâk belini bağladı, kabri Bakî’dedir, 170 yaşında vefat etti. On beşinci zengin pir olduğundan Hz. Resul onlara Ebu Zer diye lakap koymuşlardır. Peygamberimizden kırk hadis rivayet eder. Bunlar da dükkanların nice bin kitaplar ile süsleyip ayak sahafl arı “Mülteka ve Dürer [u] Gurer’im eyidir ama Keşşâf’ımı keşfedip Tarikat ı Muhammedî’den ayrılman, eyi kitaptır” diye torba torba kitaplarla geçerler.

Kâğıtçılar esnafı: Dükkan 200, nefer 205. Pirleri Peygamberimizin amcası Hz. Abbas’tır, kabri Bakî’dedir. Hz. Ali kemerini bağladı. Bunlar da seyishaneler üzere dükkanlarını İstanbul tabağı, Bosna, Sebte ve Bundukanî kâğıtlarıyla donatıp beyaz kâğıttan ferace, muvahhidîler, hırka, büyük sarıklar ile ve yine kâğıttan çeşitli külâhlar ile kendilerini süsleyip dükkanlarında kâğıtlar mühreleyip hepsi silahlı ve beyaz esvaplı asker olup geçerler.

Mukavva kubur divitçiler esnafı: Dükkan 55, nefer 105. Pirleri Muaz ibn Cebel’dir ve Selman kemer bağlamıştır, kabri Ebtah’dadır. Bunlar dükkanlarını çeşitli kubur, yaldızlı ve nakışlı divitler ile süsleyip kendileri de silahlı geçerler.

Mürekkepçiler esnafı: Dükkan 40, nefer 65. Pirleri Zeyd bin Hâris’dir. Enes kemerini bağladı, kabri Mekke Ebtah’ındadır. Bunların dükkanları Sultan Bayezid’dedir. Ama nice yüz kimseler evlerinde işlerler. Özellikle Sultan Selim yakınında İkiçeşme önünde Mürekkepçi Karının mürekkebi gayet meşhurdur. Kızılmusluk’taki yedi iklimde meşhurdur, hatta onun hakkında katipler ve şairler bu beyti söylemişlerdir: Mürekkeb çokdur İslâmbol’da ammâ Kızılmusluk’daki gâyet de a’lâ diye övmüşlerdir.

Ressam nakkaşlar esnafı: Dükkan 4, nefer 40. Pirleri yoktur, zira resim yapmak dinimizde yasaktır. Ancak Hz. Peygamber Hayber Kalesini fethedip ondan bir aslan suretli sancak ganimet almıştı. Gösteriş ve heybet için o aslan resimli sancağı Ebu Eyyub ı Ensarî ki Resulullahın sancakdarıdır, bu zatın büyük oğlu Seydî Emetullah taşımıştır. Babası Eyyub Sultan, Peygamberimiz huzurunda kemerine peştamal bağlayıp bayrakdarlara pir oldu. Kabri Kerbela’dadır. İmam Hüseyin’e bayraktar olup, Kerbelâ şehitleri içinde yatmaktadır.

MISIR’DA BULUNAN KİTAP MALZEMESİ VE KİTAP SANATLARI İLE İLGİLİ ESNAF

Zerkûb, yani altın varakçı esnafı: Dükkan 3, nefer 11.
Müzehhib esnafı: Dükkan 7, nefer 11’dir, ama üstad değillerdir.
Mücellitler esnafı: Toplam 48 dükkandır ve 150 adamdır.
Sahaf esnafı: Dükkan 20, nefer 30. Pîrleri Abdullah-ı Yetimî’dir, Habeş’in Harkova’sında medfundur, 3 kere ziyaret nasip oldu, halkın ziyaretgâhıdır.
Kâğıtçılar esnafı: Dükkan 50, nefer 68.
Kâğıt mührecileri esnafı: Dükkan 11, nefer 30.
Mürekkepçiler esnafı: Dükkan 3, nefer 6. Bunlar Rum mürekkebi gibi dibekte dövmezler, ateşte kaynatırlar.
Musavvirler esnafı: Nefer 20. Dükkanları yoktur, her nerede bir toplantı yeri olsa, orada resimlerini duvarlara mıhlayıp sergilerler.

BİTLİS HANININ ZENGİN KÜTÜPHANESİ

Evliya Çelebi gezip gördüğü yerlerde rastladığı kütüphane ve kitaplara dair bugün erişilemeyecek bilgiler de vermektedir.

Evliya Çelebi yanında çok zaman geçirip iyiliğini gördüğü Bitlis Hanı Abdâl Han’ın bilgi ve becerilerinden hayranlıkla bahseder. Abdâl Han, hanlıktan indirildikten ve Bitlis’ten kaçtıktan sonra zengin kütüphanesindeki kitaplar satılmıştır. Evliya Çelebi tarafından kaydedilen bu kitapların isimleri şöyledir:
Bitlis Hânı’nın kendi mührüyle yedi adet sandukalarında çıkan nefi s ve değerli kitaplar

Evvelâ Fütûhât ı Mekke, Şeyh Muhyiddin el-Arabî telifi . Füsûs ı Muhyiddin el-Arabî. Şerh i Füsûs, Sarı Abdullah Efendi kendi hattıyla. [Şerh-i] Fütûhât ı Mekke, Mevlânâ Kutbeddin i Hanefî telifi. Târîh-i Fetihnâme-i Mısır Selim Han eliyle, Kâtib Yusuf Can telifi. Kitâb ı Milel-i Nihal, Nuh Efendi telifi. Menâkıb ı Şeyh Hazret i Ebû İshak ı Kâzerûnî, Şevki Efendi telifi. Kitâb-ı Saâdetnâme, Câmî-i Revâkî telifi. Kitâb-ı Âşık Paşa. Kitâb-ı Menâsik-i Hac, Sinan Efendi. Kitâb-ı Menâkıb-ı Evliyâullah, Şeyh Dede Maksûd-ı Ahlatî telifi. Tevârîh-i Hıtat-ı Mıkrisî. Târîh-i Sâlih Efendi. Târîh-i Câmi’u’l-hikâyât. Târîh-i Mîrhând. Lugat-i Lâmi’î. Kitâb-ı manzum Şurûtu’s-salât, Şeyh Şemseddin el-Fenârî telifi. Kitâb-ı manzum Pendnâme-i Şeyh Attâr Tercümesi, Bayezid Han huddâmı Emir Çelebi telifi. Kitâb-ı Harîdetü’l-acâyib. Târîh-i Mir’ât ı Kâ’inât. Tevârîh-i Taberî. Kânûnnâme-i Lütfî Paşa. Târîh-i Gazavât-ı Sultân Murâd-ı Râbi. Târîh-i Peçevî. Risâle-i Akâyid-i Kemalpaşazâde, Kavsûnîzâde şerhiyle. Kitâb-ı Mir’ât-ı Kâ’inât, Gınâyî-i Tarabefzûnî Tercümesi. Kitâb-ı Takvîmü’l-Büldân, Âşık Çelebi-i Tarabefzûnî telifi. Kitâb-ı Sohbetü’l-ebkâr der-cevâb ı Sübhatü’l-ebrâr, Atâyî Çelebi telifi. Kitâb-ı Zeyl-i Şakâyık, Nev’îzâde Atâyî Çelebi telifi. Tevârîh-i Sükkerî, Mısır Fatihi Selim Han’ın bütün gazalarını yazmıştır. Târîh-i Mısır, Şihâbî Çelebi telifi. Târîh-i Şeyh Suyûtî, Kitâb-ı Hüsnü’l-Muhâdara, Âdem peygamberin yeryüzüne inmesinden Hazret-i Ömer zamanında Amr İbnü’l-Âs’ın Mısır’ı fethettiği seneye dek yazmış değerli bir tarihtir. Bu kitabı Şihabî Çelebi manzum ve selis (akıcı) tercüme etmiştir ki okumaya değer. Bu Şihâbî Çelebi tarih sahibi Sükkerîzâde’dir ki zamanının biriciğidir. Kitâb-ı Fütûhât-ı Mısır, İbn Abdülhalîm telifi. Fezâ’il-i Mısır, Ebî Amr el-Kindî telifi. Kitâb-ı İbn Zûlâk. Kitâb-ı Hallekân. Kitâb el-Hıtat el-Kazâî. Kitâb li-İbnü’l-Yesir. Kitâb Îkâzu’l-mütefazzıl. Kitâb Îkazu’l-mütegâfil, Tâceddin Muhammed bin Abdullah telifi. Kitâbü’l-mesâlik, İbn Fazlullah telifi. Kitâb ı Muhtasar, Şeyh Nasreddin-i Kirmanî telifi. Kitâb-ı Menâhicü’l-fikr. Kitâb-ı Menâhicü’l-iber. Kitâb-ı Avân Unvâni’s-Siyer. Kitâb-ı Siyer-i Nebî-i Nuh Efendi. Kitâb-ı Siyer-i Nebî-i Veysî Efendi. Kitâb-ı Vâkı’anâme i Veysî Efendi. Kitâb-ı Avânu’s-savâb li-Muhammed İbn Abdülmelik-i Hemedanî. Kitâb-ı Târîhu’s-sahâbe. Târîh-i Tecrîd fi’s-Sahâbe, Zehebî telifi. Târîhu’l-ahbâbe fi Ma’rifeti’s-Sahâbe. Kitâb-ı Ricâlü’l-kütübi’l-aşare li-Hüseynî. Kitâb-ı Tabakâtu’l-huffâz ez-Zehebî. Kitâb-ı Tabakâtu’ş-Şâfi’iyye li-ıbni’s-Sübkî. Kitâb-ı Tabakâtu’l-Malikiyye li-ıbn Ferhûn. Kitâb-ı Tabakât-ı Şa’râvî. Kitâb-ı Tabakât-ı Mizân-ı Şa’râvî. Kitâb-ı Tabakâtu’l-Hanefiyye li-İbn Dokmak. Kitâb-ı Mir’âtü’z-zamân li-Sibt İbnü’l-Cevzî. Kitâb-ı Bidâye ve’n-nihâye, İbn Kesîr telifi. Kitâbü’l-inbâve’l-gumr bi-isnâdi’l-ömr li-ibn Hacer. Kitâb-ı et-Tâli’u’s-Sa’îd. Kitâb-ı Târîhu’z-za’îfe li-Kemal el-İdfevî. Kitâbü’s-Sükkerdân li-İbn Hacle. Kitâb-ı Sec’ ve’l-hezîl fî Evsâfi’n-Nil. Târîh-i Âbin. Kitâb-ı Simârü’l-evrâk li-İbn Hacce. Kitâb-ı Kadıhan. Kitâb-ı Bezzâziyye. Kitâb-ı Tatarhaniyye. Kitâb-ı Keşşâf. Kitâb-ı Sünen i Davud. Kitâb-ı Dede Cöngü. Kitâb-ı Akâyid-i Birgili. Kitâb-ı Muhammediyye. Kitâb-ı Câmi’u’l-kebîr. Kitâb-ı Câmi’u’s-sağîr. Kitâb-ı Envârü’l-âşıkîn. Kitâb-ı Tuhfetü’l-ebrâr. Kitâb-ı Demine ve Kelile.

Hanın kendi teliflerinden Farsça, Arapça ve Türkçe 76 adet kitabı ve 105 parça çeşitli telifleri çıktı. Ama genellikle Farsçada fasih ve zarif olduğundan teliflerinin çoğu Farsça ile yazılmıştır.

Ve 200 cilt kefere hattı basmasıyla Kitâb ı Atlas, Minor, Coğraf ve Papa Munta adlı kitaplarla, çeşitli astronomi ve hikmet konularında basma kefere hattı kitaplar çıktı ki mısra:
Görenin aklı gider özge temâşâdır bu dediği mısra üzere Yeni Dünya atlası, bu eski dünya şekilleri, çeşit çeşit dünya şekilleri haritaları, bütün otların ve bitkilerin hekimlere gerekli basma resimleri ve binlerce çeşit insanların uzuvlarının şekillerini ayırıp çizimlerini basma etmişler ki her resmi canlı sanırsın. Gerçekten de siyah basma Fireng i pür-renge kalemine kalmıştır.

Ve 200 cilt Acem ve Fireng kalemleriyle yazılmış ibret verici bukalemun nakşı resimli mecmualar var idi ki her biri birer sihir mertebesi idi.
Evvelâ Fireng i Mânî kalemince siyah kalem ile iki adet Hint karakası ve bir Kalipot kalyonu ile denizin dalgaları içinde iki geminin birbiriyle savaşlarını çizmiş etmiş ki sanki henüz savaş ederlerdi ve Acem Mânî kalemi, renkli kalemde gerçekten de büyüleyici kalemi vardır.

Şah Kulu, Velican, Şemsi Han, Malik, Erjeng, Ağa Rıza, Muhammed Rıza ve Behzad kalemi gerçekten eşsiz benzersiz sihirli kalemlerdir ve murdar elin hayalî şekillerde hayret edilecek kalemi vardır. Hatta bir cadı at ve cadı fil çizmiş ki büyüleyicidir.

Perizad kalemi, hakka ki peri yüzler ve melek görüntüleri yazmada Perizaddır.

Hacı Murad, Ağa Can ve Takiyeddin i Belhî kalemleri, bunların bütün çizimleri hayal-pesend, büyüleyici, beğenilen kalemlerdir. Kalemkâr Rıdvan Beyin siyah basma kalemi de Mısır şehrinde tek idi.

Kısacası nice bin meşhur büyük üstadların seyre değer büyüleyici kalem eserleri, murakka ve tasvirler (resimler), türlü türlü Ekrad, derinti cahil cemapur tayfası ve nice bin nâpâk Etrak elinde, mezatta elden ele gezmekteydi. Bu adı geçen haşeratlar her yaprağı karıştırıyor, bazı yaprakları dağıtıp örseliyor, tellâl elinde çadırdan çadıra gezip her parçası katlanıp kırışarak çok ucuza satılıyordu.

AVRUPA KÜTÜPHANELERİ

Evliya Çelebi’nin Osmanlı coğrafyası dışında yaptığı geziler arasında kitap ve kütüphane bilgisi açısından en değerlisi Viyana seyahatidir. Orada Nemse çasarı, yani Avusturya imparatoru tarafından kabul edilmiş ve pek iltifak görmüştür. Evliya, bütün gezilerinde yaptığı gibi şehrin kalesinden sonra ibadethaneleri ziyaret eder ve onlar hakkında geniş bilgiler verir. Viyana’da da kiliseleri tek tek görmüş ve onlar hakkında bilgi vermiştir. Viyana’nın en büyük kilisesi olan İstefani Manastırının ünlü kütüphanesine de eserinde yer verir. Bu arada Viyana Kütüphanesi ile bizdeki kütüphaneleri kıyaslamaktan da geri durmaz. Böylece bizdeki bazı kütüphanelerin perişan halini de ortaya koyar. İşte İstefani Kilisesi ve Viyana Kütüphanesi:

İncil, Tevrat, Zebûr ve Furkân olan dolapların duvarlarının içi tamamen ham amber ile sıvalı odalardır ki bütün dünyada her ne kadar çeşit millet varsa onların dillerinde tüm yazarların değerli kitaplarından yüz binlerce ciltli kitaplarının başka hizmetçi papazları vardır, büyük bir kütüphanedir ki görülmeye değer.

Bir diyarda böyle değerli kitapların bulunduğu kütüphane yoktur. Ancak Mısır’da Sultan Berkuk ve Sultan Ferec Camiinde, İstanbul’da Fatih Camiinde, Süleymaniye’de, Bayezid-i Velî’de ve Yenicamide de hesabını Âlemlerin Rabbi Allah bilir kitaplar vardır. Ancak bu Beç’te İstifan Manastırında kitap daha fazladır. Zira her dilin kefere yazıları resimli kitapları, teşrih (anatomi) kitapları, Atlas, Minor, Coğrafiyye ve Papamonta adlı heyet kitapları gayet çoktur. Ama bizde “Suret haramdır” diye bu resimli kitaplar yoktur. Onun için bu Beç Manastırında kitap çoktur. Hele bu hakir başpapazın izniyle bu kütüphaneye girip seyrettiğimde hayretler içinde kalıp misk ve ham amber kokusu beynimi kokulandırdı.

İmdi azizim bu uzun sözlerden maksat odur ki “Kâfir kâfirliğince Allah kelâmıdır” diye tüm kitapları haftada bir kere silip süpürür, 70-80 kadar hizmetçileri var. Ama bizim Mısır İskenderiyesinde Camiu’l-attârîn derler büyük bir cami vardır, bu kadar yüz dükkan, han, hamam ve mahzenleri ve nice hayratları var iken cami harap olmuştur. Kütüphanesi üzerine yağmur yağıp nice 1000 cilt değerli kitapları, Yakut-ı Musta’sımî, Abdullah-ı Kırımî, Şemsullah-ı Gamravî ve Şeyh Cûşî hatlarıyla öyle değerli Kur’ân-ı Kerimler yağmurdan çürümüştür. Cuma namazına haftada bir kere bu camiye gelenler bu Kitabullahları yiyen güvelerin, kurtların ve farelerin seslerini işitirler. Bir ümmet-i Muhammed demez ki, “Bu kadar Kitabullah telef oluyor, buna bir çare edelim.” demek ihtimalleri yoktur. Zira Allah’ın kitaplarına kâfir kadar sevgi ve saygıları yoktur. Hemen Allah o camiyi bu kilise gibi imar edip hizmetçileri ve hâkimleri o garip camiye merhamet gözüyle bakalar.

RESİMLİ KİTAPLAR

Evliya Çelebi resimli kitaplar konusunda da kendi görüşlerini ortaya koyan, yaşanmış güzel bir hikaye anlatmaktadır. Bu hikayeyle Evliya’nın resimli kitaplara bakışını ve kitaplara zarar veren yobaz ve cahil kimselere karşı tutumunu da öğrenmiş oluyoruz. Hikayede Şehnâme’ye zarar veren bir kişi hakkında kullandığı aşağılayıcı kelimeler, geri kafalılık ve cahillikle sanata düşman olanlara karşı ne denli sert bir tutum içinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Acayip gülünç bir hikâye

Bir mürai yobaz ve sübyancı yani mahbup-dostların Kadızâdeli fırkasından geçinen namert, fesatçı, üçkâğıtçı, faiz yiyici, sahtekâr, hak yiyici, aşağılık, müstamel, anasının hatası rezil bir herif, fazla kazanırım diye açık artırmada satılan sanat eseri bir Şehnâme’yi 1600 kuruşa satın alarak üzerine kaydettirdikten sonra çadırına gitmiştir.

Çadırına vardığında resimleri seyrederken, “Resim haramdır” diye bütün sayfalarında olan bazı sanat eseri resimlerin gözlerini çıkarır gibi o nergislerin gözlerini Etrak bıçağıyla oyarken her yaprağı delik delmiş, bazı resimleri bıçağıyla boğazladım sanarak boğazlarından çizmiş, bazı güzel kadın ve erkek resimlerinin yüzlerini ve elbiselerini ağzındaki pis balgamı ve tükürüğüyle pisletmiştir. Böyle çok değerli bir kitabın her yaprağını üstad bir ayda meydana getirememişken bir anda ağzının salyasıyla berbat etmiştir.

Ertesi günü tellâl, tellâliye akçesini istemeye vardığında, “Ben nideyim suratlı papaz kitabını, surat haramdır”, diye almayıp, “Cümle suratlarını bozdum” diye Şehnâme’yi tellâlın üstüne atar. Tellâl kitabı açar, bakar, görür ki bir resim kalmamış, “Yetişin bre ümmet i Muhammed! Bu Şehnâme’yi görün, bu zalim neylemiş!” diye feryat eder. Edepsiz herif, “Ey biraderim hoş ettim. Tire şehrinde şeyhimin dediği gibi nehy i münker eyleyip (kötülüğü engelleyip) hemen bir suret alıkoydum. O da, benim Tire şehrinde bir sevgili oğlanım var idi, onun suretine benzediği için bozmadım” demiştir.

Bunun üzerine çaresiz tellâl gördü ki bu iş kavga etmek ile hallolmaz. Hemen paşaya gelerek adı geçen heriften şikayet edip, “İmdat ve feryat ey yiğit vezir!” dedi. Tellâl, “Sultanım, şu Şehnâme’yi Hakkari Beyi kethüdası Cülomerik Kaleli Han Murad Bey, 1400 kuruşa müzayedede satın almışken bu Tireli Hacı Mustafa 1600 kuruşa alıp götürdü. Üç gece kitap kendinde kaldı. Meğer herif Kadızâdeli imiş. ‘Resim haramdır’ diye bütün resimlerin gözlerini delmiş, bıçağıyla boğazladım deyip her resmi pabuç süngeri ile silerek bu çok değerli Şehnâme’nin 50 meclis resimlerini kirletip kitabı değersiz hâle getirmiş, bundan başka benim bu kadar tellâliyeme gadretti” diye Şehnâme’yi paşanın huzuruna bırakır. Paşa Şehnâme’yi görünce derin bir âh çekip divanda bulunanlara gösterdi.

Toplantıda hazır bulunanlar Firavun, Yezid, Hâmân, Mervan, Kârun, Ebu Cehil, Ebu Leheb ve Bel’am b. Baur’un lânetini bu rezil herifin üzerine okudular. Tellâl yine, “Sultanım, aman benim tellâllığıma gadrolmasın” deyince paşa, “Bre sorumsuz, kaygısız kasavetsiz tellâl! Senin tellâllığına haksızlık etmemiş, devlet malına ihanet etmiş. Tez o Tireli Hacıyı getirsinler” deyince kitabı pisleten herifi çeke çeke sürüyerek sille, tokat, yumruk ve tekme vurup zavallıyı keten gibi döverek paşanın huzuruna getirdiler.

“Bre adam niçün bu kitabı böyle ettin?” deyince, herif, “O kitap mıdır, papaz yazısıdır. Nehy i münker edip eyi edip bozdum” der. Paşa, “Senin nehy i münker etmek haddin değil, amma ben hükumet icra edeyim ki müzayedede 2000 kuruşa çıkmış kitabı bozmayı ben sana göstereyim. Al aşağı şunu” diyerek kapıkulu yeniçeriye teslim eder. Yeniçeri “bismillah” deyince acımasız cellatlar herife aman vermeyip yetmiş çapraz değnek vururlar. Bitlis kadısı da 1600 kuruşun adamdan alınmasına karar verince parayı devlet için tahsil ettiler ve tellâla da 10 kuruş verdiler. Dağılmış, perişan olmuş olan Şehnâme’yi suçlu adamın eline verdiler ve ordudan attılar. Zavallı adam, “Resim haramdır diyen şeyhimizin Allah belasını versin” diye şeyhine beddua ederek Diyarbakır’a gitti.