Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Lefkoşa II. Mahmud Kütüphanesi
İsmail Güleç

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Lefkoşa II. Mahmud Kütüphanesi
İsmail Güleç

https://www.zdergisi.istanbul/makale/lefkosa-ii-mahmud-kutuphanesi-598

Sultan II. Mahmud’un İstanbul dışında kütüphane inşa edilmesini istediği yerlerden biri de Kıbrıs’tır. Padişahın bu arzusu sayesinde Lefkoşa’da o zamanlar adı Ayasofya olan Selimiye Camiine vakfedilen kitaplar ile Kıbrıs’taki diğer hayırseverlerin kurdukları kütüphanelerden yazma eserler biraraya toplanarak zengin bir koleksiyonun ortaya çıkması sağlanmış, oluşan koleksiyonun iyi bir şekilde korunması da temin edilmiş olur.

Selimiye Camiinin Aziziye (doğu) kapısının hemen karşısında yer alan küçük, sevimli, samimi kütüphane binası, yaptırdığı eserler ve hayratlarla adaya damgasını vuran Ali Ruhi Efendi tarafından 1829‘da II. Mahmud adına yaptırılmış ve kütüphaneye sultanın ismi verilmiştir. Ne yazık ki kütüphane ile birlikte yaptırılan Büyük Medrese 1936’da İngilizler tarafından yıktırılmış, geriye çeşmesinin kitabesinden başka birşey kalmamıştır.

Kütüphanenin önemli bir özelliği Kıbrıs’ta kütüphane binası olarak tasarlanıp inşa edilen tek yapı olmasıdır. Bina düzgün kesme taştan yapılmış, üç yanı kemerli, üstü iki kubbe ile örtülü zarif bir yapıdır. Üç cephesine de “maşallah” yazılı mermer levhalar konulmuştur.

Revaklar arasına girince sizi iki kapı karşılar. Biri kitapların olduğu salona çıkan basık kemerli kapı, diğeri hâfızkütüb denilen kütüphanecinin dinlenme ve yazışma için kullandığı küçük odadır.

Kitapların olduğu odanın kapısının üstünde Beyyine suresinin “O sahifelerde en doğru hükümler vardır” mealindeki “Fîhâ kütübün kayyime” ayeti yazılıdır. Küçük oturma odasının güney duvarında ise II. Mahmud’un tuğrası vardır.

Giriş kapısının hemen güneyindeki duvarda bir mermer üzerine hakkedilmiş kitabe asılıdır:

Hazret-i Sultan Mahmûd Hân-I âlî-rütbetin
Rûz u şeb yazılmada hayrâtı çarh-ı
atlasa
Hâcegân-ı devletinden hânedân-ı
beldeden
Çün Alî Rûhî Efendi oldu vâlî Kıbrıs’a
Arz idüp dergâhına dârü’l-kütüb inşâsını
İzn alup savb-ı hümâyundan bu emr-i
akdese
Bir kütübhâne binâ etdirdi kim hayrân
olur
Resmini seyreyleyen erbâb-ı fenn ü
hendese
Evvelâ her mübtedî kılsun duâ-yı devletin
Sâniyen bed’ eylesin tahsîl-i ilm-i enfese
Ol makâm-ı pâke dâhil ola her tâlib olan
Tâ küşâde olmayınca ana bâb-ı medrese
Son beyitte kendilerine medrese
kapıları açılmayan kimselerin cahil
kalmamak için kütüphaneye gidebilecekleri söylenerek kütüphane binasının
medreseden bağımsız, müstakil olarak
inşa edildiği ifade edilmiştir.

Salonun iç duvarına Kıbrıslı meşhur şair
Müftü Hilmî’nin
Kitâb-ı kâinata sebt olup evsâf-ı şâhâne
Okunsun haşre dek âyât-ı hayrât-ı
mülûkâne
matla’ı ile başlayıp
Sıhâh-ı Cevherîden eyledim târîhini
tahrîr
Fünûn-ı ‘ilmile sa’d oldu bu vâlâ kütübhâne (1244)
beytiyle sona eren kasidesi altın ile
tezyin edilerek talik hat ile nakşedilmiştir. Hilmî bu kasidesi ile “sultanü’ş-şuarâ”, yani “şairlerin sultanı” unvanını
almıştır.
Ahşap çerçeve içinde, gri zemin üzerindeki yaldızlı kitabe ise şöyledir:
Şehinşâh-ı muazzam Hazret-i Sultân
Mahmûd Han
Hatâdan hıfz ede zât-ı şerîfi n Rabbene’l-Ma’bûd
Kütübhâne binâsıyla edip Lefkoşa’yı ihyâ
Talep-kârân ilmi eyledi çün nâil-i
maksûd
Kemâl-i ihtimâmından ana nâzır edip
ta’yîn
Tetimmâtıyla oldu ol makâm-ı dil-küşâ
meşhûd
Alî Rûhî Efendi vâli-i mahrûse-i Kıbrıs
Binâsında olup emr-i emânetle şeref-efrûz
Yapıp kurbunda bir kâşâne-i dilcû-yı
hoş-manzar
Anı nâzırlara meşrûta kıldı ol himem-âlûd
Hüdâ ol pâdişâhın sâye-i lütfunda her
dâim
Ede ol zât-ı sâhib-himmeti eltâf ile
pür-sûd
Geçip bir kez olup nâzır dedim bir sâde-ruh-ı târîh
Nezârethâne yaptırdı şeref-ver Rûhî-i
pür-cûd (1245/1829-30)
Kütüphane kayıtlarında görünen 1750
yazma eserin bugün ancak 1283 adedi
elimizdedir ve Girne Millî Arşivinde muhafaza edilmektedir. Kütüphane binası
müze olarak hizmet vermektedir.

Kütüphanenin içinde, ahşap çerçeve içinde ve gri zemin üzerindeki yaldızlı kitabesi şöyle:

Şehinşâh-ı muazzam Hazret-i Sultân Mahmûd Han
Hatâdan hıfz ede zât-ı şerîfi n Rabbene’l-Ma’bûd
Kütübhâne binâsıyla edip Lefkoşa’yı ihyâ
Talep-kârân ilmi eyledi çün nâil-i maksûd
Kemâl-i ihtimâmından ana nâzır edip ta’yîn
Tetimmâtıyla oldu ol makâm-ı dil-küşâ meşhûd
Alî Rûhî Efendi vâli-i mahrûse-i Kıbrıs
Binâsında olup emr-i emânetle şeref-efrûz
Yapıp kurbunda bir kâşâne-i dilcû-yı hoş-manzar
Anı nâzırlara meşrûta kıldı ol himem-âlûd
Hüdâ ol pâdişâhın sâye-i lütfunda her dâim
Ede ol zât-ı sâhib-himmeti eltâf ile pür-sûd
Geçip bir kez olup nâzır dedim bir sâde-ruh-ı târîh
Nezârethâne yaptırdı şeref-ver Rûhî-i pür-cûd (1245/1829-30)