Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Ferman ve Beratlarda Tabii Çiçekler
Kerime Yıldız

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Ferman ve Beratlarda Tabii Çiçekler
Kerime Yıldız

https://www.zdergisi.istanbul/makale/ferman-ve-beratlarda-tabii-cicekler-47

Osmanlı Devleti’nde yapılması gereken bir iş, ifâ edilmesi gereken bir vazife için verilen yazılı emirlere ferman denir. Berat ise bir vazife tevcihi için verilen belgelerdir. Beratlarda, fermanlardan farklı olarak dua cümlesi ve nişan kısmı bulunur.

Ferman/berat, saraydan şahıslara gönderilir. Padişah değiştiği zaman bu ferman/berat yenilenir. Buna tecdîd-i berat denir. Saraya gelen eski fermanın hükmü biter ve arşive kaldırılır. Yani sarayın elindeki fermânlar, tecdîd-i berât sebebiyle merkeze alınan ve hükmü olmayan belgelerdir. Asıl ferman, vatandaşın elinde olandır.

Devletin arşivinde muhafaza edilen fermanlardan günümüze ulaşanlar, 2003 senesinde Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlandı. Bu çalışma, mezkûr yayında yer alan fermanlar incelenerek yapılmıştır.

Fermanlar, Osmanlı saltanatının ihtişamının ifadesidir.  Kur’ân-ı Kerim ve yazma kitaplara uygulanan tezhip sanatı, fermanlara da uygulanmıştır. Sefer esnasında verilen fermanlar, mecburen tezhipsiz olmuş; eline ferman giden şahıs, isterse kendisi tezhip yaptırmıştır. İstanbul’da verilen fermanlar ise saray nakışhânesinde tezhiplendiği gibi sade olarak da verilmiştir. Ferman ve beratlarda tezhiplenen kısımlar şöyledir:

1. Tuğra.
Fermanların süslenmesi, II. Bayezid Han döneminde tuğra beyzelerinin tezhiplenmesiyle başlamıştır. XVI. asır fermanlarındaki tuğralarda klasik tezhiple birlikte yarı stilize bahçe çiçekleri görülmeye başlamıştır. Yüzyılın sonuna doğru süsleme, tuğra dışına taşmış; yukarıya doğru üçgen biçimini almıştır. Selviden mülhem olan ve hayat ağacı da denilen bu form, bazı değişikliklerle XIX. asrın ortasına kadar devam etmiştir.

XVII. asırda görülen klasik tezhipteki gerileme, fermanlara da yansımış; bu sırada ortaya çıkan gölgeli çiçek boyamalarının güzel örnekleri ferman tezhiplerinde görülmüştür. XVIII. asrın sonunda Türk rokokosu akımıyla birlikte Batı’nın barok ve rokoko motifleri tezhip sanatına girmiştir.  Yaprak ve çiçeklerden oluşan askılar, kurdeleli yapılması gereken bir iş, ifâ edilmesi gereken bir vazife için verilen yazılı emirlere ferman denir. Berat ise bir vazife tevcihi için verilen belgelerdir. Beratlarda, fermanlardan farklı olarak dua cümlesi ve nişan kısmı bulunur. Ferman/berat, saraydan şahıslara gönderilir. Padişah değiştiği zaman bu ferman/berat yenilenir. Buna tecdîd-i berat denir. Saraya gelen eski fermanın hükmü biter ve arşive kaldırılır. Yani sarayın elindeki fermânlar, tecdîd-i berât sebebiyle merkeze alınan ve hükmü olmayan belgelerdir. Asıl ferman, vatandaşın elinde olandır. Devletin arşivinde muhafaza edilen fermanlardan günümüze ulaşanlar, 2003 senesinde Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlandı. Bu çalışma, mezkûr yayında yer alan fermanlar incelenerek yapılmıştır. Fermanlar, Osmanlı saltanatının ihtişamının ifadesidir.  Kur’ân-ı Kerim ve yazma kitaplara uygulanan tezhip sanatı, fermanlara da uygulanmıştır. Sefer esnasında verilen fermanlar, mecburen tezhipsiz olmuş; eline ferman giden şahıs, isterse kendisi tezhip yaptırmıştır. İstanbul’da verilen fermanlar ise saray nakışhânesinde tezhiplendiği gibi sade olarak da verilmiştir. Ferman ve beratlarda tezhiplenen kısımlar şöyledir: 1. Tuğra. Fermanların süslenmesi, II. Bayezid Han döneminde tuğra beyzelerinin tezhiplenmesiyle başlamıştır. XVI. asır fermanlarındaki tuğralarda klasik tezhiple birlikte yarı stilize bahçe çiçekleri görülmeye başlamıştır. Yüzyılın sonuna doğru süsleme, tuğra dışına taşmış; yukarıya doğru üçgen biçimini almıştır. Selviden mülhem olan ve hayat ağacı da denilen bu form, bazı değişikliklerle XIX. asrın ortasına kadar devam etmiştir. XVII. asırda görülen klasik tezhipteki gerileme, fermanlara da yansımış; bu sırada ortaya çıkan gölgeli çiçek boyamalarının güzel örnekleri ferman tezhiplerinde görülmüştür. XVIII. asrın sonunda Türk rokokosu akımıyla birlikte Batı’nın barok ve rokoko motifleri tezhip sanatına girmiştir.  Yaprak ve çiçeklerden oluşan askılar, kurdeleli ve fiyonklu buketler, sepette ve vazoda gül demetleri, iri yapraklar, perdeler, aynalar vs. bu akımın tipik motifleridir. Son dönem fermanlarının tuğralarında ise iki renk altınla yapılan arma, ay-yıldız, güneş ışınları, buketler, bordür süslemeleri, bezeme unsurları olarak karşımıza çıkar.

2. Yazı üzeri zerefşan, yani serpme altınla; yazı araları ise altın noktalar, rokoko motifler, ay yıldız vs. ile süslenmiştir.
3. Dua cümleleri, genellikle altın noktalar ve zerefşanla süslenmiştir.
4. Mahall-i tahrir, yani fermanın nerede yazıldığını gösteren kısım, halkâr ve zerefşanla süslenmiştir. 
5. Genellikle tuğranın üstünde veya sağında yer alan hattı hümâyûn, devrine göre klasik tezhip veya rokoko motiflerle süslenmiştir.
6. Boş kısımlar. Yazının ve tuğranın haricindeki yerler, ilk dönemlerde boş bırakılmıştır.  Zamanla bazen tek bir çiçek veya çiçek buketi, halkâr, saz motifleri, rokoko çiçekler, ay-yıldız, bordür nakışları vs. ile bezenmiştir.

Ferman ve beratların tezyinatı, devrin nakış üslûbunu yansıtması bakımından çok önemlidir. Tezhip sanatının tarihi gelişimini fermanlarda gözlemek mümkündür. Ferman süslerinin şöyle bir faydası da vardır: Tarihi ve tuğrası belli olmayan fermanlar, tezhibine bakılarak en azından hangi asra ait olduğu tahmin edilebilir. Hatta bazen padişahı bile tahmin edilebilir. . Mesela, II. Mahmud Han’ın fermanlarındaki Türk rokokosu süslemeler, kendine mahsustur.

Ferman süslerinde tabii çiçeklere geçmeden evvel çiçek ressamlığı hakkında bilgi vermek faydalı olacaktır.

ÇİÇEK RESSAMLIĞI
Çiçek ressamlığı, tezhip sanatının bir şubesidir. Gerek teşhis edilebilir derecede üslûplaştırarak gerekse tabii olarak çiçek resimleri yapmaya denir. Klasik tezhipte stilize edilmiş hatâî, rûmî, bulut motifleri kullanılır. Stilize etmenin dışına çıkmak,  Edirnekârî denilen ve ahşap üzerine, cilt kapaklarına yapılan şükûfe süslemeleriyle başlamıştır. Şemse içindeki çiçekler tipik örneklerdir.

Kitap süsleme sanatında çiçeklerin resmedilmesi ise ilk olarak Topkapı Sarayı başnakkaşı Kara Memi ile başlamıştır. Kara Memi, Kanunî’nin Muhibbî Dîvânı’nı tezhiplerken yarı stilize bahçe çiçekleriyle İstanbul bahçelerini tasvir etmiştir. Böylece yazma kitaplara bahar gelmiştir. XVII. asra kadar devam eden bu yarı stilize akım, bu yüzyılda yerini, Batı’dan gelen botanik kitaplarının ve çiçek kataloglarının tesiriyle natüralist üslûba bırakmıştır. Natüralizmin ilk örneklerine XVII. asırda Gazneli Mahmud Albümü’nde ve II. Süleyman Han’ın cülûsu içim hazırlanmış padişah resimleri albümünde rastlıyoruz.

Lâle sevgisinin delilik derecesine ulaştığı III. Ahmed Han devrinde hazırlanan şükûfenâmelerin mühim bir kısmı resimlidir. Ali Üsküdârî, Çâkerî, Abdullah-ı Buharî, bu asırda yetişen büyük çiçek ressamlarımızdır. Çiçek ressamlığı, XVII. asırdan sonra gerilemiş; geçen asırda rahmetli Süheyl Ünver’in gayretleriyle yeniden ihyâ edilmiştir.

ÇİÇEK AÇAN FERMANLAR
Ferman süslemeleri II. Bayezid Han devrinde başlar. Bu süslemelerdeki çiçekler, stilize edilmiş motiflerdir. Kara Memi’yle birlikte yazmaları süsleyen yarı stilize bahçe çiçekleri, aynı zamanda fermanlara da yansımıştır. 1/1 nolu ve 1575 tarihli fermanda tuğranın iç beyzesinde Kara Memi çiçekleri görülmektedir.1

Bundan sonra doğal çiçeklere 1732 tarihli 55 numaralı fermanda rastlıyoruz. Hayat ağacı süslemesinin içindeki Edirnekârî şükûfe, altın zemin üzerine kat kat boyama olarak çalışılmıştır.2

61, 64/1 ve 68/1 numaralı fermanlardaki çiçekler, yukarıda bahsettiğimiz çiçek ressamlığının iyi örnekleri olduğundan özellikle bahsetmek gerekmektedir. 

1735 tarihli ve 61 numaralı fermandaki çiçekler, tarama boyamanın (fırça ile ışık gölge vermek) güzel bir örneğidir. “Mucibince amel oluna” yazısının etrafında yer alan, gül, menekşe, kasımpatı ve peygamber çiçeği, altın zemin üzerine çalışılmıştır. Tepedeki çiçek ise ters lâle de denilen ağlayan gelindir.

64/1 numaralı fermanda yer alan gül dalı, kat boyama üslûbuyla gölgelendirilmiştir.

68/1 numaralı fermandaki pembe gül, tarama üslûbuyla ışık gölge vermenin nefis örneklerindendir. Ferman tezhiplerine imza atılmaz. Çünkü tuğra padişahın imzasının olduğu yerde başka imza olması edebe aykırıdır.  Bu güldeki Mustafa imzası istisnaî bir durumdur.

784 numaralı fermandaki kasımpatı, lâle ve gül, işçiliği iyi olmayan örneklerdir. Şemselerdeki Edirnekârî çiçekler, kurdeleli Türk buketleri, tek çiçekler, III. Selim Han devrine kadar devam etmiştir. Bu devrin fermanlarında, Türk rokokosu buketler karşımıza çıkmaya başlar.

7796 ve 6627 numaralı II. Mahmud Han fermanları, Türk rokokosunun çok özel örneklerindendir.

Abdülaziz Han devri fermanlarıyla birlikte çiçekler, renklerini kaybetmiş ve sadece altınla boyanmıştır. Ferman süslemelerinde tespit ettiğimiz çiçekler şunlardır: Gül, lâle, Manisa lâlesi, kasımpatı, menekşe, ters lâle (ağlayan gelin), karanfil, sümbül,  peygamber çiçeği (peygamber düğmesi), leylak, şebboy, zerrin, süsen ve çiğdem.


  1. Osmanlı Fermanları, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, 2003, s. 16, BOA, Müzehhep Fermanlar No: 1/1.
  2. age, s. 84., BOA, Müzehhep Fermanlar No: 55.
  3. age,  s. 88. BOA, Müzehhep Fermanlar No: 61.
  4. age,  s. 90. BOA, Müzehhep Fermanlar No: 64/1. 
  5. age, s. 92. BOA, Müzehhep Fermanlar No: 68/1. 
  6. age, s. 306. BOA, Müzehhep Fermanlar No: 779.
  7. age, s. 320. BOA, Müzehhep Fermanlar No: 602.