Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Antik Mısır'da Müzik
Richard Dumbrill

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Antik Mısır'da Müzik
Richard Dumbrill

https://www.zdergisi.istanbul/makale/antik-misirda-muzik-330

İngilizceden Çeviren : Hamdi Akyol

Tunç Devrinin ilk dönemlerinden itibaren (4000 yıl önce) müzik üzerine metinler yazılan Mezopotamya’da, arkeolojik keşiflerde ortaya çıkarılan enstrüman sayısı –metinlerin aksine- yok denecek kadar azdır. Antik Mısır’a ait kazılarda ise bu alanda tek bir papirüse bile rastlanmamışken mükemmel düzeyde korunmuş düzinelerce müzik aleti ve başta MÖ 1300’lerde Yeni Krallığın Onsekizinci Hanedanlığı döneminde yaşamış bir aristokrat olan Nebamun’un mezarındaki ünlü duvar resmi olmak üzere, birçok mezarda ikonografik tasvirler bulunmuştur. (Bkz. Resim 1)

En ilginç olanı, ilk müzik tarihçisi addedilen ünlü Yunan müzik teorisyeni Eflatun, MÖ 4. yüzyılda doğmuş ve tahminen MÖ 348’de ölmüştü. Eflatun, Kanunlar adlı eserinde, uzun zaman önce Antik Mısırlıların tapınaklarda müzik icra edenlerin mevkileriyle ilgili katı kuralları olduğunu ve mevcut geleneklerin dışına çıkan hiçbir yeniliğe izin verilmediğini yazmıştı. Müzikal geleneklere harfiyen itaatle ilgili neredeyse her husus Kanunlar’da belirtilmiştir. Bununla birlikte, elimizde Eflatun’un yazdıklarının aslı değil, kopyası, kopyasının kopyası, kopyasının kopyası şeklinde, en eskisi ortaçağa, 10. yüzyıla ait nüshalar vardır. Ona isnat edilen metnin gerçekliği de kesin değildir. Belki de bunlar, farklı zamanlarda farklı yazarların kaleme aldığı yazılardır. Buna rağmen, her alanda katı kurallar ve kanunlara sahip olan Eski Mısırlıların müzik alanında aksini tatbik ettiklerini düşünmek çok şaşırtıcı olurdu.

 
 

ANTİK MISIR’IN KISA TARİHİ

Antik Mısır’ın uçsuz bucaksız krallığı, MÖ 3100 civarında farklı krallıkların birleşmesiyle ortaya çıkmış ve MÖ 332’de Makedonlara mağlubiyetleri ile nihayete ermiştir. Bu uzun dönem boyunca müzik, kölelerden krallara, erkeklere, kadınlara ve göçmenlere kadar toplumun bütün mensuplarının hayatında önemli bir rol oynamıştır. Farklı kategorilerdeki neredeyse her türlü enstrümanın kullanıldığını söylemekte şaşılacak hiçbir yan yoktur: Telli çalgılar, yaylı çalgılar, nefesli çalgılar, davul ve def gibi vurmalı çalgılar, çıngırak, zil, boncuk ve çan gibi idyofonlar...

Konunun uzmanlarının, İlk Hanedan dönemi boyunca, birinci Firavun Narmer (MÖ 3150-3100 civarı) yönetiminde, cenaze törenleri, evlilikler, doğumlar, savaşlar, zaferler nevinden çeşitli olayları kutlamak için zaman zaman şarkılar söylediğini aktarmaları dışında pek bir şey bilinmemektedir. O dönemde henüz bir din tesis edilmediği için animalistik ilahiler de söylenmektedir. Vurmalı çalgıların daha ziyade doğaçlama şarkılara eşlik için kullanıldığı düşünülebilir. İlk Hanedan dönemini, Üçüncü ila Altıncı Hanedanlar arasını kapsayan Eski Krallık dönemi izlemiştir. Bu süre zarfında, modern Mısır’ın çağdaş neylerine çok benzeyen nefesliler, arp, flüt ve sonraki Yunan nefeslilerine benzer şekilde çift borulu çalgılar kullanıldığını ikonografik belgelerden öğreniyoruz. Tipik Antik Mısır müziğinin esas olarak Frig ölçeğinden yarım yamalak iktibas edilmiş ‘çift armoni ölçeği’ veya ‘Lidya’ ölçeğinden oluştuğunu iddia eden bazı araştırmacılar da vardır. Ancak ben buna itiraz ediyorum, çünkü Frigya ve Lidya ölçeklerinin, Yunan ölçekleri olduğu tarihte henüz kaydedilmemişti. Konuya ilişkin nazari metinler olmadan ölçeklerin kökeninin ne olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu nedenle esas olarak, Antik Mısır müziğinin serüveni hakkında bir şeyler öğrenmek için ikonografiye, krallar, kraliçeler ve diğer önemli devlet adamlarının mezarlarında çok şükür ki mükemmel bir şekilde korunmuş ve hâlen kullanımı devam eden müzik aletleri ile ilgili tabletlere güvenebiliriz.

KÖLE VE UŞAKLARI ÇALIŞMAYA TEŞVİK

Hasat esnasında tarlalarda çalışanları teşvik maksadıyla müzik kullanıldığına dair pek çok tasvir vardır. New York’taki Brooklyn Müzesinde sergilenen Amarna’daki Akhenaton döneminden kalma bir rölyefte ünlü bir sahne yer alır. Kuşların ağaçlardaki meyveleri yemelerine mâni olmak için def çalınmaktadır. (Bkz. Resim 2)

Elimizde papirüsler üzerine yazılmış fakat ne yazık ki müzikleri bulunmayan notalar vardır: “Ey Batı! Çoban nerede, Batı’nın çobanı? Çoban, balık ile suda”. Sözlerde phagos balığı ve ayrıca oxyrhynchus balığı ile konuşma vardır. Her iki balığın isminin de Yunanca yazıldığını ve bu nedenle şarkının Yunan dönemine ait olduğunu anlıyoruz. Ayrıca Sakkara’daki Mereruka’nın mezarında Altıncı Hanedan dönemine ait hasat, balık tutma, üzüm toplama ve benzeri hadiseleri anlatan şarkılar yer alır. Hakeza, özellikle de bir tilkinin sırtında çantasıyla kaval çalarak sürüsünü otlattığı mizansen başta olmak üzere, hayvanların insanların yerini aldığı eserler de bulunmaktadır.

POPÜLER MÜZİK

Çoğu kez Orta Krallığa dahil edilen Onikinci Hanedan döneminde, görünüşe göre arplar yedi telli büyük aletler olarak önemli ölçüde gelişmiş gibidir. Bu, kullanılan müzik sisteminin yedi notalı veya modern nota sistemimize benzer bir sistem olduğu manasına gelmez. Yedi tel birçok farklı şekilde ayarlanmış olabilir.

Müziğin, Yeni Krallık döneminde en yüksek noktasına ulaştığı görülüyor. Yeni arp türleri ortaya çıkıyor ve müzisyenlerin konumlarının değiştiği ve sanatlarını icra ederken daha özgür oldukları anlaşılıyor. Burada sunulan resimler de bunu destekler mahiyyettedir.

Bununla birlikte müzik, çalışanları bir işe motive etmek, ziyafetler veya gündelik hayatın diğer alanları ile sınırlı değildir. Dinî müzikler, dinî faaliyetlerde de gösterildiği gibi oldukça önemliydi. (Bkz. Resim 8)

Resimde de görüldüğü üzere, üç kişi bir ibadet esnasında ellerinde menat, sistrum ve flagellum tutmakta. Enstrümanlar sallanarak çalınıyor ve adanıyor. Elde tutulan aletlerin hepsinin, ayrı ayrı sembolik anlamı bulunmaktadır.

Menat kolye, küçük boncuk tanelerinin, mukabil ağırlıklara göre sıkı bir şekilde sırayla tanzim edilmesiyle oluşur. Menata bu biçimini, Onsekizinci Hanedan döneminin başlarındaki rahipler vermiştir.

Öncelerde bir süslemeden ibaretti, ancak Eski Krallıktan itibaren müzik ve dansla; Orta Krallıktan itibaren de Hathor kültü ile bağdaştırılır hale geldi. Kavisli sistrum modeli, ilk olarak Onsekizinci Hanedan döneminde görülür ve ilk kanıtlardan biridir. Silindir şeklinde bir sap üzerinde yükselen bir çift Hathor kafası vardır, genellikle Theban mezarlarında ölülere sunulur.

 
 

MÜZİK NAZARİYESİ HAKKINDA

Onsekizinci Hanedan dönemine ait iyi korunmuş lavtalar ile ilgili bazı yeni araştırmalar, bu enstrümanların sapları üzerindeki bazı perde izlerini ortaya çıkardı. Böylece bu perdelerin üreteceği farklı sesleri hesaplamak mümkün oldu. Şaşırtıcı bir şekilde bu lavtaların, İslam müziğinde Zelzel’in üçüncüsü veya nötr üçüncü gibi bilinenlerle aynı şeyi üretecek perdelere sahip olduğu fark edildi. Bu nedenle Eski Mısır müziğinin daha sonra ‘makam’ olarak bildiğimiz formların öncüsü olma ihtimali yüksektir.