Z Dergi Mobil Uygulamasını
ÜCRETSİZ HEMEN İNDİRİN!

Mobil Websitesine Devam Et >>

Kitap Yerleştirme Sanatı ve Yolları
Georges Perec

Yazı Boyutu: a a a
Okuma Modu

Kitap Yerleştirme Sanatı ve Yolları
Georges Perec

https://www.zdergisi.istanbul/makale/kitap-yerlestirme-sanati-ve-yollari-620

Düşünmek, yazmak ve özellikle yayımlamak konusunda direnen bir insanlıkla işi olan bizler için kitaplarımızın çoğalması sorunu, gerçek olan tek sorun haline gelebilir: Çünkü elinde on ya da yirmi, hatta diyelim yüz kitap bulundurmanın zor olmayacağı açıktır; ama üç yüz altmış bir ya da bin ya da üç bin kitabımız olmaya başladığında ve özellikle bu sayı neredeyse her geçen gün arttığında, önce bütün bu kitapları bir yere yerleştirme, sonra da şu ya da bu nedenle onları okumak hatta yeniden okumak istediğimizde, yerlerini hemen bulabilme sorunu ortaya çıkar. Böylece kitaplıklar sorunu, iki sorun birden doğurur: Önce mekan sonra düzen sorunu.

1. MEKAN ÜZERINE

Kitaplar dağınık değil bir arada dururlar. Nasıl ki, bütün reçel kavanozlarını reçel dolabına koyuyorsak, kitapları da aynı yere ya da bir arada birkaç yere koyarız. Onları muhafaza etmek isteğiyle sandıkları doldurabilir, kömürlüğe, tavan arasına ya da gömme dolap diplerine de kaldırabiliriz ama genellikle kitapların görünürde olmaları tercih edilir.

Günlük yaşamda kitaplar, duvarlar ya da bölmeler boyunca ne çok derin ne çok geniş, birbirine paralel, düz taşıyıcılar üzerine yan yana dizilir çoğunlukla. Kitaplar —genel olarak— üstünde eserin adı bulunan kısmı görülebilecek biçimde, diklemesine yerleştirilir (bazen kitapçı vitrinlerinde olduğu gibi kitapların kapağı gösterilir ama asıl alışılmamış ve yasak olan, neredeyse her zaman nahoş kabul edilen, yalnızca yan kenarını gördüğümüz kitaptır).

Kitaplık çağdaş evde bir köşedir: “Kitaplık köşesi”. Bu çoğunlukla;
açılır kapanır bar,
açılır kapanır yazı masası,
iki kapılı yemek takımı dolabı,
müzik seti mobilyası,
televizyon mobilyası,
slayt makinesi mobilyası,
büfe,
vs’den oluşan salon takımının bir parçasıdır ve kataloglarda birkaç içi boş ciltle
süslenmiş olarak yer alır.
Yine de günlük yaşamda her nereye
olsa koyabiliriz kitapları. 

Evin kitap koyabileceğimiz bölümleri
antre,
salon,
oda ya da odalar,
helalar.
Mutfağa tipik tek bir tür eser, “yemek
kitapları” diye adlandırdıklarımız konulur. 

Birçok kimse için en gözde okuma yeri olmasına karşın banyolarda pek kitaba rastlanmaz. Oybirliğiyle içerdeki nemin, basılı metinlerin baş düşmanı olduğu kabul edilmiştir. Yine de banyoda bir ecza dolabı ve bu ecza dolabında “Doktor gelene kadar ne yapılmalı?” adlı küçük bir kitap bulunabilir.

Bir odada kitap koyabileceğimiz yerler
Bir odada kitap koyabileceğimiz yerler şöminenin ya da radyatörlerin üstü (bir süre sonra ısının zararlı olduğu görülecektir), iki pencere arası, battal bir kapının girintisi, işlevsiz duruma getirilen bir kitaplık merdiveninin basamakları, (çok şıktır, bkz. Renan), bir pencere altı, diklemesine yerleştirilmiş ve odayı ikiye bölen bir mobilya (çok şıktır, hele birkaç yeşil bitkiyle daha da iyi etki yapar).

Kitap olmayan ve sık sık kitaplıklarda rastladığımız eşya
Sarı pirinç çerçevelerde fotoğraflar, küçük gravürler, mürekkepli kalemle yapılmış resimler, ayaklı cam bardaklarda kuru çiçekler, kimyasal kibritli ya da kibritsiz ateş alıcılar (tehlikelidir), kurşun askerler, Ernest Renan’ın College de France’taki çalışma odasında çekilmiş bir fotoğrafı, kartpostallar, taşbebek gözleri, kutular, Lufthansa Havayolları’nın küçük paketlerdeki tuz, biber ve hardalları, mektup terazileri, kancalar, bilyeler, pipo temizleyicileri, eski arabaların küçük modelleri, renkli taş ve çakıllar, adaklar, zemberekler.

2. DÜZEN ÜZERINE

Toplanılmayan bir kitaplık dağılır: Bu, bana antropinin ne olduğunu anlatmaya çalıştıklarında verdikleri örnektir ve ben de birçok kez deneyerek doğruladım bunu.
Bir kitaplığın dağınıklığı kendi içinde bir önem taşımaz:
“Çoraplarımı hangi çekmeceye koydum?” türden bir şeydir bu: Her zaman şu ya da bu kitabı nereye koyduğumuzu anımsayabileceğimizi sanırız; anımsamasak bile, bütün rafları gözden geçirmek zor olmayacaktır hiçbir zaman. Aşağılık bir kişisel bürokrasi eğilimi, düzensizliğin bu sevimli savusuna karşı çıkar: Her yer için bir eşya ve her yerin kendi eşyası ve bunun tersi; biri düzensizlik yaratan iyi niyetten ve boş vermişlikten yana olan, diğeri tabula rasa’nın erdemlerini, büyük düzenlemenin etkili soğukluğunu yücelten bu iki eğilim arasında kalınca, sonunda hep kitaplarımızı düzene sokmayı deneriz: Dayanılması güç ve yıldırıcı bir iştir bu ama görmeye görmeye unuttuğumuz bir kitabı yeniden bulmak gibi sürprizler karşımıza çıkarabilir. Sonuçta o gün yapılamayacak olan işi ertesi güne bırakır, yatağa yüzüstü yatarak bulduğumuz kitabı bir çırpıda yeniden okuruz.

Kitapları yerleştirme yolları
alfabetik sıralama,
kıtalara ya da ülkelere göre sıralama,
renge göre sıralama,
alınış tarihine göre sıralama,
yayınlanış tarihine göre sıralama,
boyutlarına göre sıralama,
türlere göre sıralama,
büyük edebi dönemlere göre sıralama,
dillere göre sıralama,
okuma önceliklerine göre sıralama,
ciltlere göre sıralama,
dizilere göre sıralama.

Hiçbir sıralama tek başına yeterli değildir. Günlük yaşamada her kitaplık bu sıralama türlerinin birleşmesiyle düzenlenir: Dengeleri, değişikliğe dayanma güçleri, eskimişlikleri, ayakta kalmakta diretmeleri, her kitaplığa kendi özgün kişiliğini verir.

Önce, değişmez düzenleme ile geçici düzenlemeyi ayırmak gerekir; değişmez olan genel olarak bir daha bozmayacağımız düzenlemedir. Geçici düzenleme, kitap yerini buluncaya ya da yeniden buluncaya dek, birkaç gün için yapılır: Bu yeni alınmış ve henüz okunmamış ya da yeni okunmuş ama nereye koyacağımızı iyi bilmediğimiz ve ilk “büyük düzenlemede” yerleştireceğimize kendi kendimize söz verdiğimiz bir eser ya da okumaya ara verdiğimiz ve yeniden elimize alıp bitirmeden yerleştirmek istemediğimiz ya da belli dönemde her an yararlandığımız, bir bilgi ya da kaynak aramak için çıkardığımız ama daha yerine koymadığımız ya da yerine koyamadığımız çünkü bize ait olmayan ve birçok kez geri vermeye söz verdiğimiz, vs.. bir kitap olabilir.

Bana gelince, kitaplarımın dörtte üçü hiçbir zaman gerçekten düzenlenmemiştir. Kesin olarak geçici biçimde yerleştirilmiş olanlar, aynı OuLİPO’da olduğu gibi, geçici olarak kesin yerlerini bulmuşlardır. Bu arada ben onları bir odadan diğerine, bir raftan bir başkasına, bir kitap yığınından öbürüne taşırım, bir kitabı üç saat boyunca arayıp, bulamadığım ama bazen işimi pekâlâ görebilecek altı ya da yedi başka kitap keşfedip sevindiğim olur.

Kolaylıkla yerleştirilebilen kitaplar
Kırmızı ciltli büyük Jules Verne’ler (gerçek Hetzel ya da Hachette baskısı fark etmez), çok büyük kitaplar, en küçükler, Baedeker’ler, ender kitaplar ya da ciltlenmiş olanlar, La Pleiade ciltleri, Presence du Futur’ler, Minuit yayınlarından çıkan romanlar, koleksiyonlar (Change, Textes, Les Lettres Nouvelles, Le Chemin, vs), elimizde en az üç sayısı bulunan dergiler gibi tek tip kitaplar, vs.

Yerleştirilmeleri çok güç olmayan kitaplar
Yönetmenler üzerine denemeler olsun, yıldızlar üzerine albümler ya da senaryolar olsun, sinemayla ilgili kitaplar; Güney Amerika romanları, etnoloji, psikanaliz, yemek kitapları (yukarıya bkz), telefon rehberleri (telefonun yanında), Alman romantikleri, Que saisje? koleksiyonundan kitaplar (sorun bu kitapların bir arada mı yoksa konu aldıkları bilim dalına göre mi sınıflanacağındandır) vs.

Yerleştirilmeleri neredeyse olanaksız kitaplar
Geri kalanlar, örneğin elimizde yalnızca bir tek sayısı bulunan dergiler ya da 31. Dragon Süvarisi Başkomutanı, Genel Kurmay’dan bröveli M. Begouen tarafından Almanca’dan çevrilen, Clausewits’in Rusya’da 1812 Kampanyası, Paris, R. Chapelot et Cie Askeri Kitapçısı, 1900 ya da derneğin yıllık kongresinin 666 iş toplantısının programını veren Publications of the Modern Language Association of America’nın (PMLA) 91. cildinin 6. fasikülü (Kasım 1976).

Kendilerine bütün kitapların anahtarını verecek kitabı arayan Borges’in Babil kütüphanecileri gibi, yetkinlik yanılsamasıyla anlaşılmaz olanın baş döndürücülüğü arasında gidip geliyoruz. Yetkinlik adına bizi hemencecik bilgiye ulaştırabilecek tek bir düzenin varlığına inanmak istiyoruz; anlaşılamaz olan adına, düzenin ve düzensizliğin rastlantıyı işaret eden iki aynı sözcük olduğunu düşünmek istiyoruz.

Belki de her ikisi de kitapların ve sistemlerin çöküşlerini gizlemeye yarayan tuzaklar, aldatmacalardır.

Yine de düzen ve düzensizliğin arasında, kitaplıklarımızın arada bir bize ne yapmamız gerektiğini anımsatan akıl defteri, kedilere dinlenme yeri ve gereksiz eşyayı tıktığımız bir yüklük görevi görmeleri hiç de fena sayılmaz.